Şarkılara, şiirlere, romanlara ve birçok güzel anılara konu olmuş İstanbul.. Gezip görülmesi gereken yerleri saymakla bitmez belki de keşfedilmesi gereken birçok yer vardır. Dışarıdan bakan herkesin büyük bir hevesle gelmek istediği, gelenlerin gitmek istemediği çok güzel ve özel bir şehir. Çok uzun zamandır İstanbul’da yaşıyorsunuz ve nede olsa bir gün gezerim ya da oraya da giderim diyorsunuz ama bir türlü fırsat yaratamıyorsanız, gelin bu yazımızda sizlere İstanbul’u hem gezdirelim hem de tarihini daha yakından tanıtalım. Avrupa ve Asya kıtaları üzerinde tarihi ve kültürel dokusuyla göz kamaştıran yapıları, camileri, sarayları, tepeleri, parkları ve köşkleri ile İstanbul’u keşfetmek çok heyecanlı ve eğlenceli olacaktır. Osmanlı döneminde ‘’Konstantiniyye’’, ‘’Stanpolis’’, ‘’Dersaadet’’, ‘’Asitane’’, ‘’Darülhilafe’’ ve ‘’Makarrı Saltanat’’ olarak anılan şehrin adı Cumhuriyet ilanından sonra ‘’İstanbul’’ olarak kabul edildi. O zaman Orhan Veli’nin o güzel şiiriyle başlayalım.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda
Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı.
-Orhan Veli Kanık
AYASOFYA MÜZESİ
Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alan Ayasofya müzesi, mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden dikkat çekmektedir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul’da yapmış olduğu en büyük kilise olup aynı yerde üç kez inşa edilmiştir. İlk yapıldığında Megale Ekklesia (Büyük Kilise) olarak adlandırılmış, 5.yüzyıldan itibaren ise Ayasofya (Kutsal Bilgelik) olarak tanımlanmıştır.
- İnşa edildiği tarihten bu yana 916 kilise, 481 yıl cami olarak hizmet verdi. 1935’te müzeye dönüştürüldü.
- Ayasofya Doğu Roma İmparatorluğu boyunca hükümdarların taç giydiği, başkentin en büyük kilisesi olarak katedral işlevi görmüştür.
GALATA KULESİ
İstanbul denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri olan Galata Kulesi’nde karşımıza birçok rivayet çıkar. İstanbul’u keşfetmeye başladığınızda gideceğiniz ilk durak Galata Kulesi olmalıdır. Eşsiz güzelliği ile sizleri büyüleyecektir. 1.Anastasius tarafından yaptırıldığı tahmin edilen kuleye Cenevizliler, büyükçe bir Katolik haçı yerleştirdiler.
- Osmanlılardan önce İsa Kulesi olarak anılan kulenin tepesindeki haç, Fatih Sultan Mehmet Han tarafından indirilmiştir. Galata Kulesi, bitmek tükenmek bitmeyen İstanbul yangınlarına karşı gözetleme kulesi olarak kullanılmaya başlandı. Aynı yüzyılın sonlarında kulenin kendisi de yandı. Bugün ise restoran ve seyir terası olarak hizmet vermektedir.
- Galata Kulesi efsanelerine göre Romalılar şuna inanıyorlarmış; Eğer bir kadın ve erkek, Galata Kulesi’ne ilk kez birlikte çıkarlarsa, onlar mutlaka evlenirler. Ama çiftlerden biri daha önce tek başına ya da birisiyle çıktıysa eğer bu tılsım bozulurmuş.
KIZ KULESİ
- İstanbul Boğazı’nın Üsküdar Salacak sahiline yakın bir noktaya kurulmuştur. Tarih boyunca farklı amaçlarla kullanılmış ve hakkında çokça rivayetler üretilmiştir. Üsküdar’da Roma İmparatorluğu’ndan kalma tek mimari eserdir.
Kız Kulesi’ne dair birçok efsaneler vardır. Bizans imparatorunun bir kızı olur. İmparator buna çok sevinir ve ülkesinde bayram ilan eder. Her yıl prensesin doğum günü bayramı görkemli bir şekilde kutlanır. Bir gün bilginlerin en yaşlısı, imparatora, kızının on sekiz yaşına basmadan bir yılan tarafından sokularak öldürüleceğini kehanet eder. Bunun üzerine imparator, denizin ortasındaki küçük bir adacık üzerinde yer alan kuleyi onararak kızını yerleştirir. Böylece yıllar geçer imparatorun kızı on sekizine basmak üzeredir. Ancak kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan prensesin tenine süzülerek zehrini boşaltır. İmparator kızının ölümüne çok üzülür ve kaderden kaçılamayacağını anlar. Kızı toprağa gömülürse yılanlara yem olacağını düşünerek, prensesin cansız bedenini mumyalatıp pirinç tabuta koydurur. Tabutun da Ayasofya’nın yüksek duvarlarından birinin üstüne yerleştirilmesini emreder. Böylece kızının yılanlardan korunacağını düşünür. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın prensesi ölümünden sonra da rahat bırakmadığı anlatılır.
DOLMABAHÇE SARAYI
İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde yer alan Dolmabahçe Sarayı, oldukça fazla ziyaretçisi olan bir yerdir. Bu noktada İstanbul’da gezilmesi gereken yerlerin başında ilk sırada yer almaktadır. Dolmabahçe Sarayı kültürümüzde önemli bir yere sahiptir. Dolmabahçe Sarayı Sultan Abdülmecit’in mimarı Karabet Balyan’ın eseridir. Halifeliğin kaldırılmasıyla 1924 yılına kadar 6 padişaha ve son Osmanlı Halifesi olan Abdülmecid Efendiye ev sahipliği yapmıştır. 1927-1949 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılmıştır.
- Mustafa Kemal Atatürk ise İstanbul'daki çalışmalarında bu sarayı kullanmış ve burada vefat etmiştir. 1984 yılından sonra saray müze olarak halka açılmıştır. 3 katlı, simetrik planlıdır. 285 odası ve 43 salonu vardır. Dolmabahçe sarayı mevcut hiçbir sarayda bulunmayan bir zenginlik ve ihtişama sahiptir.
TOPKAPI SARAYI
İstanbul Sarayburnu’nda yer alan Topkapı Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 yıllık tarihinde 400 yıl boyunca oldukça önemli bir yere sahip olmuştur. Topkapı Sarayı’nın yapımında tamamen Barok Mimarisi ve Osmanlı mimarisi kullanılmıştır. Sarayın yapımında mimari dokunuşları bulunan ünlü isimler arasında; Mimar Sinan, Fatih Sultan Mehmet, Acem Ali, Davud Ağa ve Sarkis Balyan yer alıyor. Topkapı Sarayı, Cumhuriyet’in ilanı ile Topkapı Sarayı tamamen müze olarak kullanılmaya başlanmıştır.
- Fatih Sultan Mehmet başta olmak üzere Sultan Abdülmecid’e kadar dört yüz yıl imparatorluğun; eğitim, idare ve sanat merkezi olan Topkapı Sarayı, yapılış gününden itibaren günümüze kadar önemini korumayı başarmıştır. 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirasları Listesi’ndeki yerini almıştır. 1574 yılında meydana gelen bir yangın nedeni ile Mimar Sinan tarafından restore edilmiştir.
YEREBATAN SARNICI
532 yılında İmparator Justinianus tarafından inşa ettirilen Sarnıcı Stoa Bazilikası’nın altında yer aldığı için Bazilika Sarnıcı olarak da bilinir. Tarihe göre bu sarnıcın inşasında 7000 fazla köle katılmıştır. Yaz günlerinde, Yerebatan Sarnıcı cesur derinlikler nedeniyle yenilenmek, sıcak yaz günlerinde geri çekilme yapmak için serin bir yer olurdu. Yerebatan Sarnıcı, Bizans Büyük Sarayı’na ve çevre yapılarına, Karadeniz yakınlarındaki bir rezervuardan 20km su kemeri vasıtasıyla 80.000 metre su kapasitesine hizmet vermek için su depolaması olarak tasarlanmıştır.
- Medusa ile ilgili rivayete göre Yunun mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgonadan biridir. Bu üç kız kardeşten yalnızca Yılan Başlı Medusa olumludur. Ve kendisine bakanı taşa çevirme gücüne sahiptir. O dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak amacıyla Gorgona kafalarının resim ve heykellerinin konulduğu Medusa’nın da bu düşünceyle buraya konulduğu sanılmaktadır.
- Başka bir rivayete göre Medusa siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kızdır. Yunanlı Tanrı Zeus’un oğlu Perseus’u sevmektedir. Tanrıca Athene’de Perseus’u sevmekte olan Medusa’yı kıskanmaktadır. Athene Medusa’nın büyülendiğini düşünerek başını keser ve kesik başı eline alarak savaşlara katılır. Başı görenler taş kesilir ve Perseus savaşları kazanır.
SULTAN AHMET CAMİİ
İç duvarlarını süsleyen göz alıcı desenlerin renginden dolayı yurt dışında ‘’Blue Mosque’’ (Mavi Cami) adıyla anılan Sultan Ahmet Camii, Türk-İslam mimarisinin en başarılı örneklerinden birisi olarak gösteriliyor. Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı ve Kapalıçarşı ile birlikte İstanbul’un en ilgi çeken tarihi yapılarından birisi olan Sultan Ahmet, ilk yapıldığında geniş bir külliyeye sahipmiş. Sultan I. Ahmet’in emri doğrultusunda 1609-1616 yılları arasında inşa edilmiştir.
- Tamamlanmasının ardından çeşitli kesimlerin eleştirilerine maruz kalan Sultan Ahmet, Osmanlı sınırları içerisindeki ilk ve tek 6 minareli cami olarak biliniyor. İlk yapıldığında geniş bir külliyeye sahipmiş. Ancak medrese, hünkar kasrı, imarethane, arasta, hamam gibi yapılardan oluşan külliyenin büyük bir kısmı günümüze ulaşmayı başaramamış. Yine de yapının bahçesinde 28 yaşında vefat eden I.Ahmet’in tek kubbeli mezarını ve güneş saatini görebilirsiniz.
KAPALIÇARŞI
Mimarisinin büyüklüğü ve ihtişamı ile ön plana çıkan Kapalıçarşı 500 yılı aşkın süredir İstanbul’un en önemli ticaret merkezlerinden birisi olarak anılıyor. İçeriği sayesinde her yaşa hitap eden alışveriş tutkunlarının ilk durağı.
- Osmanlı döneminde gelişen zengin bir kültürel yapıyı bünyesinde barındırıyor. Kapalıçarşı temeli 1461 yılında atılmıştır. Bütün dükkanların genişliği aynı olacak şekilde inşa edilmiştir. Her sokakta ayrı ürünün ustaları loncalar halinde bulunurdu (yorgancılar, terlikçiler vs.) Satıcılar arasında rekabet kesinlikle yasaktı. Hatta bir usta, tezgahını dükkanın önüne çıkarıp kalabalığa göstererek ürün işleyemezdi.
- Ürünlere devletin birliğinden yüksek fiyat konulamazdı. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Dünyanın en büyük üstü kapalı pazarı olan Kapalıçarşı'da lokum, ahşap işlemeler, aksesuar ve süslemeler, bitki çayları, tarihi ürünler, gümüş ve altın işlemeleri, giyim ürünleri gibi geniş bir ürün yelpazesi bulunabilir. Her yıl milyonlarca turisti ağırlıyor.
Yorumlar
0 Yorum