Trabzon’un simgelerinden biri haline gelen Sümela Manastırı sarp kayalıklardaki görkemli duruşu ile daha ilk anda dikkatleri üzerine çekiyor. Yılda binlerce turistin ziyaret ettiği, önceden faal olan tarihi manastır 1923 senesinden beri boş. Manastırın içindeki birçok bölüm, tarihsel olayları resmeden çok sayıda fresk ve ortasında bulunduğu cennetvari doğa ortamı ise her dönem görülmeye değer.
Deniz seviyesinden 1.150 metre yükseklikteki Sümela Manastırı birçok manastır gibi kayalıklara, yüksek tepelere ve mağaralara kurulmuş. Bu haliyle de Hristiyanlıkta bir geleneğin devamını getirmiş. Kartpostal olacak kadar güzel bir manzarası var. Altındere Vadisi’nin 300 metre kadar üstünde bulunan manastır sanki bulunduğu kayalıklara yapışmış büyülü bir yer gibi görünüyor.
Sümela Manastırı’nda sizi doğa, tarih ve mistisizm ile dolu unutulmaz bir yolculuk bekliyor. Manastırın efsanesi yüzyıllar boyunca dilden dile yayılmışken bununla bağlantılı birçok resim ve sembolü de görmeniz mümkün. Tabii ki ünlü şifalı ve kutsal suları ile buluşmanın da tadını çıkarabilirsiniz.
⇒ Sümela Manastırı Otellerini İnceleyin.
Sümela Manastırı Tarihi
Sümela Manastırı’nın tarihi çok derin ve yüzyıllar öncesine dayanıyor. Kesin bir bilgi olduğu söylenemez ama manastırın ilk kez bir kilise olarak MS 365-395 yılları arasında inşa edildiği belirtiliyor. “Sümela” isminin kaynağı hakkında da farklı görüşler var. Çoğunluğa göre kara dağların ortasında kurulduğu için bu isim verilmiş. Yunancada siyah anlamına gelen “Melas” kelimesi ile bağlantılı da olabilir.
Aslında Sümela Manastırı Türkler tarafından daha çok “Meryem Ana Kilisesi” olarak biliniyor. Manastır hakkında anlatılan efsaneye göre yapının bulunduğu alanda kendisi için ev yapılmasını isteyen Meryem Ana bu arzusunu iki keşişe rüya aracılığıyla iletmiş. Meryem Ana’ya atfedilen kilisede doğal olarak onunla ilgili birçok şeye rastlayacaksınız.
Sophronious ve Barnabas isimli iki keşiş tarafından kilise olarak inşa edildiği söylenen yapının bir manastıra dönüştürülmesi 13.yüzyıla dayanıyor. 14. yy’da ise (III. Alexios dönemi) manastırın Hristiyanlar için önemli bir hac merkezi haline geldiği belirtilir. Manastır kuruluşundan bu yana genişletilmiş ve fresklerle süslenmiş. Bilhassa 19.yüzyıl manastırın parlama dönemi olarak kabul ediliyor.
Kilise için önemli dönüm noktalarından biri de Doğu Karadeniz kıyılarının Osmanlıların eline geçmesi. Osmanlı padişahları kilisenin haklarını koruyacaklarına dair ferman yayınlamışlar. Hatta Yavuz Sultan Selim’in kilise için hediye ettiği iki büyük şamdan da tarihe güzel bir jest olarak geçmiş. 1923 senesindeki nüfus mübadelesi ile Karadeniz Rumları Yunanistan’a gidince manastır tamamen boşaltılmış.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan Rum Ortodoks Sümela Manastırı Bizans İmparatorluğu döneminde bölgedeki en önemli okul olup burada çok sayıda keşiş yetiştirilirmiş. Ziyaretiniz boyunca göreceğiniz öğrenci odaları da onlara ait. 2010 senesinde Türkiye’nin de izniyle bir asıra yakın bir zaman sonra burada bir ayin düzenlendi ve “Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi” Hristiyanlarca kutlandı.
Sümela Manastır Efsanesi
Sümela Manastırı hakkında farklı söylemler var. Öne çıkan efsaneye göre manastırın inşa edilme süreci Meryem Ana’nın iki keşişin rüyasına aynı anda girmesiyle başlıyor. Meryem Ana’nın birbirini tanımayan bu keşişlere iletmek istediği mesaj ise Aziz Lucas’ın yaptığı bir ikonanın mağaraya melekler tarafından götürülmüş olması.
Efsaneye konu olan meşhur ikona o dönemde Hristiyanlar tarafından mucizeler yarattığı düşünüldüğü için çok kıymetli görülüyormuş. Meryem Ana’nın rüyada ayrıca ikonanın bulunduğu yerde kendisine bir ev yapılmasını istediği de rivayet ediliyor. Bunun üzerine birinin Atina’da diğerinin ise İstanbul’da yaşadığı söylenen keşişler aynı anda mağaranın önünde karşılaşmışlar.
İkona Meryem Ana’nın belirttiği mağarada bulunmuş. Keşişler ikonayı bulduktan sonra birlikte kiliseyi inşa etmişler. Hatta hayatlarını kaybedene kadar keşişlerin burada yaşadıkları ve aynı anda öldükleri de söylenir.
Sümela Manastırı’nın İçinde Neler Görülebilir?
Sümela Manastırı sarp ve dik kayaların üzerinde çok geniş bir alana yayılıyor. 6 katlı olan manastırda 75’e yakın oda yer alıyor. Burası oldukça büyük bir kompleks; restorasyon çalışmaları nedeniyle zaman zaman tümden veya kısım kısım kapansa da gezip keşfedeceğiniz çok sayıda yer var. Sümela Manastırı içi tarihi ve dini motiflerle örülü; turistik açıdan çok cazibeli bir ambiyansa sahip.
Yapının dışarıdan göründüğü gibi içten de çok ilgi çekici bir kompleks olduğunu söyleyebiliriz. Manastır kompleksinde öne çıkan bölümler ise ana kaya kilisesi, mutfak, avlu, öğrenci odaları, bazı şapeller, kütüphane ve misafirler için sunulan odalar. Kaya kilisesi manastırın ana bölümü olarak gösterilebilir. Kaya kilisesinin içinde III.Alexios’a dair freskler de bulunuyor. Onun gerçek kurucu olduğunu söyleyenler de var.
Manastırın içinde şüphesiz ki freskler çok dikkat çekiyor. Özellikle kaya kilisesinin hemen yanında şapelin hem iç hem dış bölümleri birbirinden ilginç fresklerle bezenmiş. Günümüzde yapılan çalışmaların sonucunda bile hala gizli saklı kalmış freskler ortaya çıkarılıyor. Duvarları İncil’den sahneler, Hz. İsa ve Meryem Ana’nın hayatıyla ilgili çok sayıda tasvir süslüyor. Ayrıca mutlaka şifalı ayazmayı da görmelisiniz.
Sümela Manastırı Ziyarete Açık mı?
“Sümela Manastırı açık mı?” sorusu manastırın uzun sayılabilecek bir süre boyunca kapalı olmasından dolayı sıklıkla yöneltiliyor. Manastır 2015 senesi itibariyle kaya düşme riski olduğu için kapatılmış ve restorasyon çalışmaları başlatılmıştı. Yapının hem iç bölümlerinde hem de çevresi ve yollarında yenilikler yapıldı. Bu süreçte yeni gizli geçitler bile keşfedildi.
Tonlarca kayanın yollardan temizlenmesi manastır ziyaretlerindeki güvenliği de artırmış durumda. Ayrıca bazı merdivenler ve patikalar da kullanılabilir hale getirildi. Birkaç yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından kısmi olarak ziyarete açılan manastırın büyük bir bölümü 2021 yılı itibarıyla gezilebiliyor. Yine de ziyaretinizden önce manastırdaki olası güncel çalışmaları web sitesinden takip etmenizde fayda var.
Sümela Manastırı resmi sitesine buradan ulaşabilirsiniz.
Sümela Manastırı Giriş Ücreti Ne Kadar?
Sümela Manastırı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Müze kart ile manastırı ücretsiz gezmeniz mümkün. Aynı zamanda 18 yaşın altında ve öğrenciyseniz de manastırı ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.
Manastırın ziyaret saatleri ise yaz ve kış dönemine göre farklılık gösteriyor. Yaz aylarında ziyaret saatleri 10.00-19.00 arasıyken kış döneminde ise saatler 10.00-17.00 olarak belirleniyor. Gişeden bilet almak içinse kapanış saatinden en az 30 dakika önce işleminizi gerçekleştirmelisiniz.
Sümela Manastırı’nda Ne Yenir?
Manastırın harika doğasında yemek yemek birçok turist için gezinin en keyifli yanlarından biri. Sümela Manastırı’nın hemen altındaki sosyal tesislerde özellikle Trabzon’un geleneksel lezzetlerini tadabilirsiniz. Organik ürünlerle sunulan yöresel kahvaltı, Karadeniz pidesi, Laz böreği, mıhlama sayabileceklerimizden yalnızca birkaçı. Trabzon’un leziz yemeklerini şehrin nefis havası eşliğinde afiyetle yiyebilirsiniz.
Sümela Manastırı’na Ulaşım Nasıldır?
Sümela Manastırı Maçka’nın Altındere Milli Parkı içinde bulunuyor. Milli Park’ın girişinde bir otopark yer alıyor. Kişi başı cüzi bir ücret ödeyerek servisle yukarıya çıkabilirsiniz. Özel araçlarla üste çıkılmıyor; bunun için servis sistemi uygulanıyor. Ayrıca manastıra Maçka’dan kalkan minibüslerle de ulaşmak mümkün.
Yolun özellikle son bölümü dik ve virajlı. Son aşamada Sümela Manastırı’na ancak dik ve yaklaşık 100 basamaklı merdivenleri çıkarak ulaşabiliyorsunuz.
Manastır ve bulunduğu yerin manzarası o kadar güzel ki çoğu turist gibi muhtemelen siz de biraz zahmete değeceğini düşüneceksiniz. Aynı zamanda yemyeşil ormanda su ve doğa sesleri eşliğinde harika bir yürüyüş yapmak da bu gezinin en güzel anlarından biri.
Görmeden Dönme
Trabzon’un neredeyse her bir köşesi cennetten farksız. Sümela Manastırı da ziyaretçilerini doğanın büyüleyici güzellikleriyle karşılıyor. Sümela Manastırı ve Maçka’ya geldiğinizde seyahatinizi sadece burayla sınırlamayıp hem çevredeki diğer doğa harikalarını keşfedebilir hem de başka tarihi yapıları da inceleme fırsatı bulabilirsiniz. İşte mutlaka görmenizi önerdiğimiz bazı popüler yerler:
- Altındere Vadisi
- Kuştul Manastırı
- Şolma Yaylası/ Şolma Turizm Merkezi
- Çal Mağarası
- Kadırga Yaylası
- Santa Harabeleri
- İspanya-Türkiye Dostluk Anıtı
- Vazelon Manastırı
- Kızlar Manastırı
Tatmadan Dönme
Trabzon’u muhteşem lezzetlerinden ayrı düşünmek pek mümkün değil; şehrin kendine has çok zengin bir yemek kültürü bulunuyor. Bir de bu lezzetlere seyrine doyum olmayan huzurlu doğa manzaraları eklenince yemeklerden alınan tat da katlanıyor. Özellikle Maçka tarafında tatmadan dönme diyebileceğimiz lezzetler şunlar:
- Tereyağda alabalık
- Et ızgara
- Karalahana çorbası
- Karalahana sarması
- Kuymak
- Hamsiköy Sütlacı
- Taş fırın pide ve ekmekleri
- Mısır çorbası
- Kaygana
- Balık ekşilisi
- Fasulye turşusu
Yorumlar
0 Yorum