Hem retro hem modern. Hem sakin hem hareketli. Hem ciddi hem çok eğlenceli… İngiltere’nin ruhunu birebir yansıtan muhteşem başkenti Londra’dayız. Ülkenin kültürünü, tarihini, değerlerini görebileceğiniz bu kent, gecesiyle gündüzüyle yaşayan bir şehir.
Londra gezisinde caddeler boyu yürümeye, yorulup vintage bir mekânda bir şeyler içmeye, müze keşiflerinden sonra çıkıp müzik dinleme hevesinize cevap verecek mekanları araştırmaya doyamayacağınızdan eminiz. Londra, yıl içinde bol yağışlı ve sonbahar mevsiminden itibaren soğuk bir şehir. Ama asla bu soğuğu boş bir gezi planını kabul edemeyecek kadar zengin.
Londra Gezilecek Yerler
Kırmızı otobüsler, kırmızı telefon kulübeleri, İngilizce kurslarının logosu haline gelmiş saat kulesi, salaş kafeler ve ciddi görünümlü insanlar, Londra geziniz boyunca size eşlik edecek manzaralardan olacak. Ayrıntıya girdiğinizde sizi çok daha farklı şeyler karşılayacak. Üstelik, Londra’yı gezmek çok kolay. Çünkü şehirde inanılmaz gelişmiş toplu taşıma sistemi var. Londra’da tek yapmanız gereken şey kendinizi şehrin rüzgarına bırakıp gezmek. Gezi öncesinde yapacağınız en iyi şey ise önceden Londra’da görülmesi gereken yerler hakkında bilgi sahibi olmak.
Westminster Sarayı
Burası Big Ben’in de bulunduğu bir parlamento binası. Yapının ihtişamlı bir görüntüsü yok ama kendisinde garip bir görkemi de saklıyor. Londra’nın asil yüzünü temsil eden bu sarayı tur rehberleri eşliğinde keşfedebilirsiniz. Avam Kamarası, Lordlar Kamarası, Kraliçe’nin Soyunma Odası, Kraliyet Salonu ve Westminster Hall bölümlerini gezebiliyorsunuz. “Ben sarayın içini gezmek istemiyorum, Saat
Kulesi ve Saray’ın dış kısmını izlemem yeterli.” diyorsanız, tabii ki bu özgürlüğe sahipsiniz. Fakat güzel bir Londra fotoğrafı çekmek istiyorsanız, buradan bir poz almadan ayrılmayın deriz. Çünkü bu fotoğraflar olmadan bir Londra gezisi düşünülemez.
Big Ben (Saat Kulesi)
Elizabeth Kulesi yani bilinen diğer adıyla Big Ben, Londra’nın ikonu olan bir yapı. Aslında burası Westminster Sarayı’nın bir eklentisi fakat tek başına bir kahraman olmayı becerebilmiş. Westminster Sarayı 1834’de çıkan yangınla zarar görünce restorasyon sürecine dahil olmuş ve bu çalışmalar sonunda yapıya Saat Kulesi eklenmiş. Bu kule, 13 tonluk devasa bir çanı taşıyor. Big Ben turistik ziyaretlere kapalı. Onu uzaktan izleyip fotoğraflarını çekmekle yetinmeniz gerekiyor ki bizce bu bile yeterli.
Westminster Abbey (Westminster Manastırı)
Kraliyet düğünlerinin ve taç giydirme törenlerinin gerçekleştirdiği yer olarak bilinse de bunun ötesinde bir manastır burası. Harika gotik mimarisi, köklü tarihi ile şehir için çok önemli. 700 yıllık bu manastır, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Burası turistik ziyaretlere açık. Westminster Manastırı bilet fiyatları ve ziyaret saatleri için buradan bilgi alabilirsiniz.
Londra Köprüsü (Tower Bridge)
Londra denilince gözümüzde Big Ben, kırmızı otobüs ve telefon kulübelerini canlandırıyorsak mutlaka bu tablonun içinde Londra Köprüsü de vardır. Çünkü bu köprü, Londra manzarasının olmazsa olmazı.
1894 yılında tamamlanmış olan bu köprünün yapımı tam 8 sene sürmüş. Muhteşem mimarisi ve güçlü duruşa sahip bu köprü, hayran olunası bir detay. Köprüde iki kule bulunuyor. Gemilerin geçişine izin vermek için her gün belirli saatlerde açılıp kapanıyor ki buranın muhteşem gotik mimarisinin yanında en dikkat çeken özelliği bu. Köprüde hem yayalar hem de araçlar için yol bulunuyor. Yani köprüden geçmek için bir arabaya ihtiyacınız yok. Tower Köprüsü’nü, kuleleri ve müzeleri ile keşfetmek ve köprünün mekaniği hakkında detaylı bilgiler alabileceğiniz ayrıntıları görmek için bilet satın almalısınız. Tower Bridge bilet fiyatları ve ziyaret saatlerini buradan öğrenebilirsiniz.
Buckingham Sarayı
Birleşik Krallık hükümdarlarının yönetim merkezi olan Buckingham Sarayı, Londra’nın en önemli noktası. İngiliz Kraliyet Sarayı olarak anılan yapı, devlet işlerinin yürütüldüğü yer. İngiliz asaletini baştan uca hissedeceğiniz bu saraya sadece muhafızların görev devir teslim törenini görmek için bile gidebilirsiniz.
Muhafızların değişimi genellikle çarşamba, perşembe, cuma, pazar ve pazartesi günleri saat 11.00'de gerçekleşiyor. Fakat tabii ki bu rutin bazen değişebiliyor. Bunun için önceden sarayın programını öğrenmelisiniz. Sarayın her odası açık olmasa da belirli bir kısmı halkın ziyaretine açık. Buckingham Sarayı günlük programı ve biletleri hakkında buradan bilgi alabilirsiniz.
The London Eye
Avrupa’nın en büyük dönme dolabı The London Eye, Londra’nın gardırobunda bulunan en güzel kıyafeti diyebiliriz. Şehrin siluetine renk katan bu dönme dolap, 135 metre yüksekliğinde ve çok geniş. 32 adet dev pleksiglas kutularının birinin içinde
şehri en tepeden izleme fırsatını bu dönme dolap sayesinde yakalayabiliyorsunuz. Big Ben, Westminster Abbey, Buckingham Sarayı gibi Londra’yı Londra yapan bu ayrıntıları uzaktan izleme fırsatını da yakalıyorsunuz. 11.00-18.00 saatleri arasında hizmet veren The Londra Eye bilet fiyatlarını buradan öğrenebilirsiniz. Biletlerinizi online olarak önceden almanızı öneririz çünkü burası her zaman çok kalabalık.
British Museum
Bir ülkede onun tarihini, kültürünü ve detaylarını anlatacak mutlaka güzel bir müze olmalı. British Museum bu beklentilerimizin çok üzerinde mükemmel bir yer. 1759 yılında açılan British Museum, 7 milyona yakın eseri bünyesinde bulunduruyor. Bu eserlerden oluşan koleksiyonlar sadece İngiltere’nin tarihine değil, Orta Doğu’dan Asya’ya, Afrika ve Avrupa’ya kadar hemen hemen tüm medeniyetlerin geçmişini gözlerimizin önüne seriyor. Paleolitik, Neolitik, Orta Çağ, Rönesans ve Modern tarih… Tüm dönemlere tek tek ışık tutan bu muhteşem müzeye mutlaka bir gününüzü ayırmalısınız.
Size güzel bir haberimiz var. Bu müzeye girmek ücretsiz. Tabii ki özel koleksiyon ve etkinlikler için ücret ödüyorsunuz ama kalıcı eser ve koleksiyonlar için bilet almanıza gerek yok. British Museum ziyaret saatleri cuma günleri 10.00–20.30 saatleri arasında belirleniyor geri kalan günlerde ise müze, 10.00–17.30 saatlerinde açık.
The National Gallery
Leonardo da Vinci’den Rembrandt’a kadar, dünyaca ünlü ressamların buluşma noktası bu galeri. National Gallery, sanata biraz ilgisi olan bir insanı bile sarıp sarmalayacak mükemmel koleksiyonlar bulunduruyor. 2 bini aşkın eserle ziyaretçilerini ağırlayan bu muazzam müzeye giriş ücretsiz! The National Gallery ziyaret saatleri ise her gün 10.00-18.00 arası olarak belirleniyor. Cuma günü ise galeri saat 21.00'e kadar açık.
St. Paul Katedrali
O, şehrin köşesinde yer alan tam bir başyapıt! St. Paul Katedrali, Londra piskoposluğu merkezi. Aslında bu katedralin tarihi çok eskilere dayanıyor. Sayısız yangın ve yıkım atlattıktan sonra 17. yy’da tamamlanan bu katedral, günümüzde milyonlarca turisti kendine hayran bırakacak kadar güzel. Kuleleri ve kubbesi, harika akustiği, Altın Galeri bölümü katedrali değerli kılan en önemli ayrıntılardan. Normalde katedraller ziyarete açık ve ücretsiz olsa da St. Paul Katedrali ziyareti için mutlaka bilet almanız gerekiyor.
Hyde Park
Londra’nın tam kalbinde yer alan Hyde Park, farklı ağaç türlerini bir araya toplayan, yürüyüş ve bisiklet parkurları ile ünlü harika bir şehir parkı. Dünya’nın en büyük şehir parklarından olan Hyde Park, Londra’daki kraliyet parklarından en büyüğü. Diana
Anıt Çeşmesi, Serpantin Lido ismindeki yüzme alanı ve gölün etrafında bulunan kafeler, parkın en sevilen yerlerinden.
Londra Kalesi (Tower of London)
1078 yılında I. William tarafından yaptırılan bu kale, İngiltere tarihinin önemli yapılarından. Öyle ki burası, 1988 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiş. Gözlemevi, devlet hazinesi ve darphane amaçlarıyla kullanılan bu kale, dikdörtgen biçiminde olan yapısıyla dikkat çekse de aslında burası birçok binadan oluşan büyük bir kompleks. Bir Londra gezisinde bu yapıyı da görmeden dönmeyin deriz.
Trafalgar Meydanı
National Art Gallery'nin ana giriş kapısının baktığı Londra’nın en önemli meydanı burası. Kentin kalbinde olan bu meydan, tarihten bu yana halkın toplanma yeri. Buranın en meşhur özelliği ise anıtları ve heykelleri. Tarihte önemli işlere imza atan devlet adamlarının heykellerini burada bulabilirsiniz. Buranın en önemli anıtı ise Horatio Nelson Anıtı.
Piccadilly Circus
Londra’nın belki de en yaşayan noktası burası. Londra gece hayatı, eğlence merkezleri, kafeleri buradan sorulur. Londra’nın merkezinde işlek bir yer olan Piccadilly Circus, son yıllarda daha da popüler hale geldi. Sokak sanatçıları, mağazalar, oteller, restoranlar burada yer alıyor. Tower Record, Madame Tussaud's Rock Circus ve Segaworld gibi Londra’da mutlaka görülmesi gereken yerleri de bu merkezde bulabilirsiniz. Sonu Hyde Park’a uzanan bu güzel atmosferi birkaç saat yaşamanızı ısrarla tavsiye ederiz.
Yorumlar
0 Yorum