Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son padişahları ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ağırladığı geçmişiyle, Osmanlı ile Cumhuriyet Dönemi arasında bir köprü kuruyor. Batının ve doğunun mimari özelliklerini kendine has yapısıyla harmanlayan Dolmabahçe Sarayı, bu eklektik tarzıyla ziyaretçilerini dönemin atmosferinde büyülü bir yolculuğu çıkarıyor.

Mimarisinde 19. Yüzyıl sanat atmosferinin etkileri oldukça baskın olan ve çeşitli mimari ekollerin karışımıyla inşa edilen Dolmabahçe Sarayı, Atatürk’ün vefat ettiği yer olarak da Türk milletinin gönlünde apayrı bir yere sahip.

⇒ Dolmabahçe Sarayı Otellerini İnceleyin.

Dolmabahçe Sarayı Hangi Padişah Döneminde Yapılmıştır?

Dolmabahçe Sarayı başlarda Osmanlı donanmasının demirlemesi için kullanılan koylardan bir tanesiymiş. Zamanla burada çeşitli denizcilik festivalleri yapılır oldu. Zamanla bataklık haline gelen bu alan 1800’lü yıllarda doldurulmaya başlanmış ve padişahların dinlenmelerine tahsis edilen bir has bahçe haline geldi.

Zaman içerisinde bu alanda ufak yapılar inşa edilir oldu. Bu yapılara Beşiktaş Sahil Sarayı adı verilmiş. Bahçede çeşitli süsleme sanatları yapıldı. Sultan I. Abdulmecit zamanında ise burada bulunan ufak tefek köşkler yıkılarak 1843 yılında bugünki Dolmabahçe Sarayı’nın inşasına başlandı. Sarayın yapımı 1855 yılında tamamlanmış olmakla birlikte resmi açılışı 7 Haziran 1856’ta gerçekleştirildi.

Dolmabahçe Sarayı’nda yaşayan Osmanlı Padişahları sırasıyla Sultan I. Abdulmecit, Sultan Abdulaziz, Sultan V. Murad, Sultan II. Abdulhamid, Sultan V. Mehmet Reşad, Sultan VI. Mehmed Vahdettin oldu. Son halife Abdulmecid Efendi de yine Dolmabahçe Sarayı’nda yaşadı.

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise ulu önder Atatürk, birçok yabancı devlet temsilcisini Dolmabahçe Sarayı’nda ağırladı.

Dolmabahçe Sarayı Tarihçesi

Yukarıda da kısaca bahsedildiği gibi Dolmabahçe Sarayı’nın inşasına Sultan I. Abdulmecit döneminde başlandı. Böyle bir sarayın inşa edilmesi fikrinin ortaya çıkmasında, 18. Yüzyıl sonlarına doğru Türk mimarisinde batı esintilerinin görülmeye başlanmış olması etkilidir denilebiliyor.

Sultan I. Abdulmecit klasik saraylar yerine misafir ağırlamak ve devlet işlerini yürütmek amacıyla Avrupai tarzda bir saray hayal etti. Dolmabahçe Sarayı fikrinin çıkış noktası da padişahın bu farklı bakış açısı oldu. Nitekim sarayın inşasında Ermeni mimarlar Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan görev aldı.

Sarayın inşası için Maliye Hazinesi’nden kullanılan 3 milyon kese altın ve sonrasında sarayın devamlı masrafları, Osmanlı’yı ekonomik anlamda ciddi bir krize soktu. Neyse ki daha sonra tahta çıkan Sultan Abdülaziz daha sade bir hayatı tercih etti. Sultan V. Murad zamanında da sarayın giderleri oldukça azaltıldı.

Sultan Abdülhamit suikast endişesiyle Yıldız Sarayı’nda kalmayı tercih edince Dolmabahçe Sarayı’nın giderleri daha da azaldı. Son Osmanlı Padişahı Sultan Vahdettin de konaklama için aynı şekilde Yıldız Sarayı’nı tercih etti.

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise Dolmabahçe Sarayı, Cumhurbaşkanlığı Konutu haline geldi ve İstanbul ziyaretlerinde Atatürk’ü ağırladı.

Dolmabahçe Sarayı’nın Özellikleri

Dolmabahçe Sarayı Sultan I. Abdülmecit’in batılı tarzda bir saray hayal etmesi üzerine inşa edilmiş olsa da mimari yapısı tamamen batılı veya doğulu değildir. Aksine deniz tarafından bakıldığında Fransız Baroku, Alman Rokokosu, İtalyan Rönesansı ve İngiliz Neo-klasizmini harmanlayan batılı bir cephe, kara tarafından bakıldığında ise yüksek duvarlarla çevrili ayrı birimlerden oluşan doğu esintisi kendini gösterir.

600 metre uzunluğundaki mermer rıhtım üzerine inşa edilmiş olan Dolmabahçe Sarayı 3 katlıdır. Simetrik şekilde planlanmış sarayda 285 oda ve 43 salon bulunur. Girişte son derece bakımlı bahçeye adım atan ziyaretçileri, daha sonra sarayın tören ve balo salonu olarak kullanılan kabul salonunda tüm ihtişamıyla İngiliz yapımı kristal avize karşılar.

Sarayın iç süslemelerinde de tıpkı dış mimaride olduğu gibi eklektik anlayış kendini gösterir. Genellikle altın tozu kullanılan iç süslemelerde Fransız ve İtalyan sanatçıların dokunuşları hakimdir. Sarayın iç dekorasyonu yıllar içinde çeşitli devlet adamları tarafından takdim edilen değerli hediyelerle oldukça zenginleşmiştir.

Hem kara yoluyla hem de deniz yoluyla İstanbul’a gelenlerin ilk gördükleri yer olması nedeniyle Dolmabahçe Sarayı’nın inşasındaki bütünlüğe ve görkeme oldukça önem verilmiştir. Her iki taraftaki kapıların çok süslü ve heybetli olmaları bu anlayışın bir sonucudur.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayata Gözlerini Yumduğu Oda: 71 Numaralı Oda

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk rahatsızlığı üzerine 25 Temmuz 1938 gecesi Dolmabahçe Sarayı’na getirildi ve bugün Hususi Daire adı verilen bölümde denize bakan 4. Odada tedavisine başlandı. 71 numaralı bu oda maalesef Atamızın son ikametgahı oldu ve kendisi 10 Kasım 1938 tarihinde saat 9.05’te bu odada hayata gözlerini yumdu.

İki kapısı ve dört penceresi bulunan bu özel odada bir gardırop ve komodinin yanı sıra Atatürk’ün hastalığı boyunca yattığı ceviz karyola bulunuyor. Açık yeşil renkli, yıldız ve çiçek süslemeli duvar kağıdıyla kaplanmış odada ayrıca halılar, koltuklar ve kanepe yer alıyor.

Atatürk’ün hayata gözlerini yumduğu bu oda daha önce orada yaşayan 6 padişahın kışlık yatak odasıymış. Atatürk’ün vefatından sonra ise bütün eşyalarıyla birlikte müze haline getirilmiş. Atatürk’ün yattığı yatağın üstünde Türk Milleti’nin ebedi yasını temsilen devamlı bir Türk Bayrağı serili duruyor.

Dolmabahçe Sarayı Giriş Ücreti

Dolmabahçe Sarayı giriş ücreti gezeceğiniz bölümlere göre değişiklik gösteriyor. Giriş ücreti aşağıdaki kategorilere göre belirleniyor:

  • Selamlık bölümü
  • Harem bölümü
  • Selamlık ve Harem bölümü
  • Selamlık, Harem ve Resim Müzesi

Öncelikle bu bölümler arasında hangilerini gezmek istediğinizi belirleyerek o kategoriye ait biletlerden satın almanız gerekiyor. Ayrıca tam ve indirimli bilet olmasına göre fiyatlar değişiklik gösteriyor. 0-6 yaş arası minik ziyaretçileri, engelli kişiler ve onlara eşlik eden refakatçiler herhangi bir ücrete tabi tutulmuyor.

Dolmabahçe Sarayı’nda her 10 Kasım günü gerçekleştirilen Atatürk’ü anma törenlerine katılım tüm ziyaretçiler için ücretsiz. Ayrıca Milli Saraylar İdaresi’ne bağlı olması nedeniyle Dolmabahçe Sarayı müzekart ile de ziyaret edilebiliyor.

Dolmabahçe Sarayı pazartesi hariç haftanın diğer tüm günlerinde 09.00- 18.00 saatleri arasında ziyarete açık olup, gişeler saat 17.00’ye kadar bilet satışı yapıyor.

Güncel bilgiler için Dolmabahçe Sarayı'nı resmi sitesine buradan ulaşabilirsiniz.

Dolmabahçe Sarayı Yakınında Gezilecek Yerler

Dolmabahçe Sarayı konum olarak Beşiktaş gibi merkezi bir ilçede yer alması nedeniyle yakın çevrede görebileceğiniz daha birçok önemli yer bulunuyor. Dolmabahçe Sarayı’nın arazisi içinde yer alan Resim Müzesi’nde Osmanlı Padişahlarının yaptırdıkları veya satın aldıkları tablolar toplam 30 salonda tematik bir şekilde sergileniyor.

Deniz Müzesi

Dolmabahçe Sarayı’na 650 m kadar bir mesafede olan Deniz Müzesi ise Türkiye’de denizcilik alanında kurulmuş en büyük müze olup, koleksiyon çeşitliliği ile de dünyadaki sayılı müzeler arasında yer alıyor.

Şairler Sofası

Aracınızla gitme imkanınız varsa 10 dakikalık bir mesafede bulunan Şairler Sofası’nı da mutlaka ziyaret etmelisiniz. Vişnezade Parkı’nın bir bölümünü oluşturan Şairler Sofası’nda, 19. ve 20. Yüzyıllarda Beşiktaş çevresinde yaşayan şairlerin göz alıcı heykelleri sergileniyor.

Yıldız Parkı

Son olarak Dolmabahçe Sarayı’nı havanın güzel olduğu bir günde ziyaret ederseniz eğer, programınızın devamına Yıldız Parkı’nı mutlaka eklemeyi ihmal etmemelisiniz. Özel aracınızla 5 dakikada, yürüyerek ise yaklaşık 20 dakikada ulaşabileceğiniz, boğaza hakim konumuyla ziyaretçilerini büyüleyen bu eşsiz parkta yeşilin verdiği huzurun yanı sıra göletlerin, havuzların ve şelalelerin keyfini çıkarabilirsiniz.